
Yüzünü Dahi Ekşitme

Yüzünü Dahi Ekşitme
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir gün, Kureyş’in ileri gelenlerini İslam’a davet etmekle meşguldü.
Onların Müslüman olmaları, pek çok kişinin Müslüman olmasına sebep olabilirdi.
Ancak onlar, oldukça kibirli bir tavır içerisinde Peygamber Efendimize (s.a.s.) burun kıvırıyorlardı.
Tam o sırada görme engelli Abdullah İbn Ümmü Mektum (r.a.), Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yanına yaklaştı.
Peygamber Efendimizin (s.a.s.) sözünü keserek
-Allah’ın sana öğrettiklerini bana da öğret, bana da oku! dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ona cevap vermeden sözlerine devam etti.
Abdullah İbn Ümmü Mektum (r.a.), Peygamber Efendimizin o andaki durumunu göremediği için birkaç kez daha onun sözünü kesti.
Sözünün kesilmesinden rahatsız olan Peygamber Efendimiz, ona baktı, yüzünü ekşitti ve döndü.
Mekke’nin ileri gelenlerine İslam’ı anlatmaya devam etti.
Bunun üzerine Allah Teâlâ Abese Suresi’ni indirdi.
Sure şu ifadelerle başlıyordu:
“(Peygamber), yüzünü ekşitti ve geri döndü.
Âmânın kendisine gelmesinden ötürü.
Belki o temizlenecek yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
Kendini (sana) muhtaç görmeyene gelince sen ona yöneliyorsun.
Oysaki onun temizlenip arınmasından sen sorumlu değilsin.
Fakat koşarak sana gelen ve (Allah’tan) korkarak gelenle, sen onunla ilgilenmiyorsun. Hayır!
Şüphesiz bunlar bir öğüttür.
Dileyen ondan (Kur’an’dan) öğüt alır…”
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bundan sonra, Abdullah İbn Ümmü Mektum’a (r.a.) her zamankinden daha çok ilgi ve saygı gösterdi.
Onu nerede görse
— Ey kendisinden dolayı Rabbi- min beni uyardığı kimse, merhaba! der ve ona bir ihtiyacı olup olmadığını sorardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bununla da kalmadı.
Mekke döneminde Abdullah İbn Ümmü Mektum’u, genç Mus’ab b. Umeyr ile Medineli Müs- lümanlara öğretmen olarak gönderdi.
Medine döneminde ise onu Bilal-i Habeşi ile Mescid-i Nebi’ye müezzin olarak atadı.
Hatta Medine dışına çıktığı uzun yolculuklarda, defalarca devlet başkanı olarak kendi yerine onu bırakarak halka namaz kıldırma görevi dahi verdi.