Yasin
Hoca’yı, Ramazanda iftara çağırmışlar.
Oruç bozma zamanı gelince ev sahibi, önce namazı kılalım da sonra bozarız demiş.
Hoca ne yapsın, razı olmuş.
Mahallenin büyükleri ve imam da davetliymiş.
İmam, namaza başlamış, davetliler de imama uymuşlar.
İmam, Fatiha’yı gayet yavaş okumuş, süreye sıra gelince «Yâsîn» der demez
Hoca, tövbeler olsun, bu namazı kılamam ben,
her şeyin bir sırası var demiş, namazdan çekilmiş.
Meğer imam, tembihiymiş, derhal ve çabucak «Vel Kur’ân-il hakîm, Allahu ekber» diye rükûa varınca
Hoca, bak, buna diyecek yok deyip derhal imama uymuş.