May-Tere
Uyanış
Gözlerini açtığında büyük bir huzursuzluk sezerek etrafına baktı, hâlbuki herkes ve her şey yerli yerinde duruyordu.
Göz ucuyla kontrol etmeye başladı, sabah yeli her sabah olduğu gibi yaprakları hafifçe savuruyor, kuşlar şarkılarını söylüyor ve rüzgâr ona en sevdiği çiçeklerin papatyaların kokusunu getiriyordu.
Daha sonra etrafına bakmayı bırakıp sürüsüne doğru bir göz gezdirdi.
Gözleri heyecanla alfayı aradı, alfa sürü için çok önemliydi, onu görmesi bu hissettiği huzursuzluğu bir nebzede olsa hafifletecekti.
Gözleri hızlı ve heyecanlı bir şekilde alfayı aramaya başladı.
Her zaman ki olması gereken yere baktığında alfa, Abikeyi kayaların üzerinde çoktan uyanmış bir şekilde sürüsüne göz gezdirirken gördü.
Bir rahatlama hissetse de bu yeterli olmadı ve sonra annesini adalı kontrol etti, o henüz uyanmamış diğer küçük kardeşleri de ona sokulmuş bir şekilde uyumalarına devam ediyorlardı.
Peki, bu içerisinde ki anlamsız sıkıntı ve huzursuzluk neydi anlam veremedi.
En iyisinin uyanıp yakınlarında olan göletten su içmek olduğuna karar verdi ve o çok sevdiği papatya kokularını derin bir nefes alarak içine çekip doğruldu.
Gölet’e ulaştığında da her şey olağan gözüküyordu, zaten hep kendini sürekli bir şeyler hissedip düşünürken bulmaktan oldukça sıkıntı duyuyordu.
Neden tüm bunlar hep kendi başına geliyordu?
Bu soruyu defalarca kendisine sormasına rağmen hiç cevap bulamamıştı.
Sürü içerinde hep diğerlerinden ayrı bir şekilde oynar ve kendi ile diğerleri arasında bir uçurum olduğunu düşünürdü.
Bu sorunu da en çok Abike ona yansıtırdı.
Abike sürekli diğerleri gibi kendisini de kontrol altında tutmak ister, bu da onu çok rahatsız ederdi.
Daha doğduğunda bile hem taşıdığı tüylerin renginden hem de alışılmamış tavırları yüzünden dikkat çekiyordu bu yüzden sürü içerisinde pek sevilmediğini düşünüyordu.
Aklında bir sürü düşünce ve yüreğinde ki huzursuzluk ile göletten su içmeye başladı.
Kısa bir süre sonra hemen yanı başında Bakuy’u gördü.
Bakuy yanına kadar yanaşmış ve su içerken ona eşlik ediyordu.
Bakuy yumuşak bir sesle;
Günaydın Aşina dedi.
Günaydın Bakuy.
Bakuy o an orada olmasını dilediği kişilerden biriydi, içerisindeki huzursuzluk sebebi ile ya Bakuy ya da Abike’nin kendisine yakın olmasını dilerdi, her ne kadar Abike ile anlaşamasalar da alfa oydu ve Abikenin onu koruyacağından emindi.
Bakuya tekrar bir göz gezdirdi ve bu sabah nasıl hissediyorsun diye sordu.
Bakuy her zaman ki gibi bir sabah dünden bir farkı yok yarının da bir farkı olacağını zannetmiyorum, her sabah bir diğerinin aynısı diyerek cevap verdi.
Ama aşina öyle düşünmüyordu, Bakuy’u her ne kadar seviyor olsa da onu anlamayacağını bildiği için konuyu uzatmadı ve evet haklısın dedi.
Sürünün bulunduğu yere tekrar döndüklerinde herkesin uyandığını gördü, alfa sürüye seslendi, avcılar yaklaşsın.
Aşina bu çağrıya uymayı çok dilese de Abike ona bir süreliğine yasak koymuştu, birkaç av sırasında aşinanın asi tavırlarının yanı sıra uygulamak istediği yöntemler hoşuna gitmemişti.
Avcılar sabah hazırlığı yapmak için ayrıldıklarında aşina annesinin yanına giderek her şeyin yolunda olduğunu gördü ve papatyalarına doğru koştu.
Çok güzel bir yer biliyordu ve kimsenin yaklaşmasına izin vermiyordu.
Kendisini papatyalar arasında yuvarlarken yüreğinde ki huzursuzluğun hala orada olduğunu hissederek bugün ki oyununu kısa keserek ayrıldı.
Yüksek bir yere çıkarak ormanı seyretmeye başladı.
Sürekli buraya gelip kendi zihninde kendisi ile savaş verirdi.
Akşamüzeri olana dek burada durdu ve güneş batmadan sürünün bölgesine dönmesi gerekiyordu.
Güneş battıktan sonra kendi gözlerinin ona gösterebilecekleri dışında başka bir şey görmesine imkân yoktu, alacakaranlık çöküyor ve çok sevdiği gökyüzünde hiçbir şey görünmüyordu.
Gecelerin neden bu kadar karanlık olduğunu düşünür, gece gökyüzüne bakmak için korkusu ile savaşırdı arada bir korkusunu yenerek baktığındaysa mavi gökyüzünün bu denli onu derinden korkutabildiğine inanamazdı.
Bu yüzden acele etmeli ve sürüye katılmalıydı.
Geç kalırsa Abike’nin ona sürüden ayrı olan kurt ölür, biz sürü şeklinde dolaşır ve bu şekilde güçlü oluruz sözlerini tekrar tekrar dinlemek istemiyordu.
Sürüsünün yanına vaktinde dönmüştü bunu Abike’nin ona karşı olan normal tavırlarından hissetmişti.
Avcılar üzerine düşeni fazlası ile yapmış ve bir geyik getirmişlerdi, herkes kendine düşen payı kadar yiyip karınlarını doyurdular.
Yemek sonrası Bakuy’un yanına gitti ve sohbet etmeye başladılar.
Bakuy konuşurken ona dik dik bakıyor ve onun varlığının kendisini ne kadar rahatlattığını düşünüyordu.
Bakuy diğer kurtlara göre her zaman ona başka görünmüştü, çok masum yüzü ve gözleri vardı, tüyleri diğerlerine göre biraz daha uzun ve yumuşaktı.
Bakuy’u görmek her zaman onu sakinleştirirdi ve düşüncelere daldı, Bakuy bu kadar sakinken kendini neden sürü içerisinde öfkeli ve kızgın hissediyordu.
Hâlbuki kendi başına çıktığı gezmeler de hiç öfke duymazdı.
Düşüncelerini alfa’nın sözü bozdu herkes dinlenmeye çekilsin hava kararmak üzere.
Bulundukları sürü o bölgede hâkimdi sürünün bulunduğu bölgenin tam ortasında çokta yüksek olmasa da kayalıklar vardı, hava kararmaya başlayınca sürü bu kayaların etrafında uyurdu, alfa ise kayaların üzerinde olurdu, her zaman etrafı kolayca görebilmek ve sürüsünün göz sınırları içerisinde olmasını tercih ederdi.
Hava kararmış ve sürüde bulunan birçok kişinin uyumasına rağmen aşina henüz uyuyamamış ve sabahtan beri yüreğini kavuran huzursuzluk onu boğarcasına nefesini kesmek üzereydi, havayı kokladı ve annesine biraz daha yaklaşmak için yerinden doğruldu, Adal’ın daha uzakta olmadığı için sevinç duydu.
Annesinin yanına sokulup tekrar uyumayı denedi.
Devam Edecek…
Yazan: Önder ALTAY
Bu kısa öykülerden oluşan seri, genel olarak Türk Mitolojisi ve Türk destanlarının bütünleşmiş bir biçimiyle kurgulanmıştır.
İkinci Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Kızıl Çiçekler
Sahane
Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
[…] İlk Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Uyanış […]
[…] İlk Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Uyanış […]
[…] İlk Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Uyanış […]
[…] İlk Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Uyanış […]
[…] İlk Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Uyanış […]