Ateş, su ve Ahlak bir yolda buluşmuşlar. Kısa bir tanışıklıktan sonra aralarında bir muhabbete tutuşmuşlar. Başlamışlar tek tek kendilerini anlatmaya.

Önce Ateş başlamış söze ve şunları söylemiş:

– Bendeniz Ateş. Ben, ışığımdır kimi zamcın karanlıklarda, kimi zaman soğuklarda ısınmaya sebebim. Kimi zaman güneşim, kimi zaman bir kor parçasıyım; yakarım hoşuma gitmediğinde önüme ne gelirse. Genelde çok iyiyimdir. Benden çok kere istifade edilebilir” der ve ekler: “Fakat bir sinirlenirsem yakarım etrafımda ne varsa. Kimi zaman yangın olurum, ansızın yakalarım en boş anlarda. Onun için benimle aranızı iyi tutun,

Arkasından su başlar söze:

– Bendeniz Su: Hayat kaynağıyımdır. Yokluğum çok kötüdür. Ben olmazsam yalayamaz canlılar. Her can taşıyan hayatta ben varım. Canın özü benim.

Benim olduğum yerde hayat vardır, der.

Sonra başlar Ateş’in yaptığı gibi zararlarından bahsetmeye:

– Fakat ben bir kızarsam sel olurum bazen, bazen bir fırtınayla gelirim ne var ne yoksa yutarım. Onun için benimle aranızı iyi tutun, der.


Sıra gelir Ahlâk’a:

Ben deniz Ahlâk. hayat düzeninde benim yerim başkadır. Benim hiç bir kötülüğüm yoktur.
Kimseyi de tehdit etmem, der.
Sonra Ateş girer söze ve şöyle bir soru sorar:
– Ben bu arkadaşlığı çok sevdim. Hani olur da bir gün birbirimizi kaybedersek nasıl buluşacağız ?
Su der ki:
– Beni kaybederseniz eğer, bir yağmur gördüğünüzde kaçmayın, yaklaşın; ben orada olurum.
Ateş der ki:
Beni kaybederseniz eğer, bir duman görürseniz, bir
sıcaklık hissederseniz hemen gelin; ben orada olurum.


Sıra gelir Ahlâk’a

Söylediği söz çok manidardır:

Siz siz olun beni sakın kaybetmeyin. eğer beni bir defa kaybederseniz bir daha bulmanız mümkün olmayabilir. der.

(Hikayelerle Kavramlar-Hüseyin Özhazar)

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir