
Sevgi Olmasaydı

Bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir yerde, bir şehir vardı. Oraya “Sevgi
Şehri” diyorlardı.
Neden mi?
Çünkü o şehrin insanları, kalplerini sevgiye açmışlardı. Sevgi de onların
kalplerini öpüp sarmıştı. Bu yüzden güneş, sevgiyle doğar ışıtırdı orayı. Anneler, babalar sevgi sayesinde çocuklarının yumurcaklıklarını
umursamazdı.
Çocukları için uykusuz kalır, gece gündüz çalışırlardı. Çocuklar da anne
babalarının bir dediğini iki etmezdi. Ağabeyler, ablalar kardeşlerinin
ellerinden tutar, onları en güzel çiçeklerin olduğu bahçelere götürürdü. Birlikte birbirinden güzel oyunlar oynarlardı. Hiç mızıkçılık da yapmazlardı. Öğretmenler en güzel bilgileri okşayıp öperek öğretirdi öğrencilerine.
Kardeşler, akrabalar, arkadaşlar, komşular birbirlerine hep sevgiyle yaklaşır, birbirlerini üzmezdi. Sevgi sayesinde mutluluk sarmıştı bütün şehri.
Sevgi onları birbirine sımsıkı kenetliyordu. Onlar birbirlerine kenetlendikçe de sevgi hayat buluyordu. Aslına bakarsanız, onların bu güzel davranışlarıydı sevgiyi besleyip yaşatan.
Böyle güzel güzel yaşayıp giderken, ne olduysa işte o zaman oldu:
Bir gün sevgiyi ihmal ettiler.
Herkesin kendine göre haklı bir bahanesi vardı. Kiminin yapacak
çok işi olduğundan zamanı yoktu. Kimi “Hep ben mi anlayışlı olacağım, bir de o olsun!” dedi.
Kimi “O bana yan baktı!” dedi.
Kimi “Önce o başlattı!” dedi.
Kimi öyle dedi, kimi böyle…
Bütün bunlara rağmen içlerinde uyanan sevginin ortaya çıkmasına da bir türlü izin vermediler. Sevgiyi kalplerine tamamen hapsettiler.
Sevgi, yapayalnız kalıvermişti.
Zindan hayatı yaşıyordu.
Onu besleyecek sevgi davranışları olmadığından da gıdasız ve nefessiz kalmıştı. Her geçen gün biraz daha zayıfladı, eridi. Hayat belirtilerini yavaş
yavaş yitirdi.
Nihayet bir gece sevgi öldü.
Bundan sonra “Sevgi Şehrinde” neler oldu dersiniz?
Onu da varın siz tahmin edin.
Kaynak: Diyanet
Komşulara Yardım Hikayesini Okumak İster misiniz?
[…] Sevgi Olmasaydı […]