Mutluluk

Saat sekiz olmuş ve okula gitme saati gelmişti ama her zamanki gibi Yusuf’un canı okula gitmek istemiyordu.

Üstelik bugün sevmediği dersler vardı.

Özellik­le de matematik dersini hiç sevmiyordu.

Öğretmenini çok sert buluyordu.

Bütün bu duygularını kendisini uğurlamak için kapıda bekleyen annesine anlatıverdi bir çırpıda.

Annesi “Yusufçuğum, seninle bugün ‘mutlu et, mutlu ol oyunu’ oynaya­lım mı?” deyince, merakla “Nasıl bir oyun bu?” diye sordu.

“Karşılaştığın herkese ama herkese içtenlikle ve güler yüzle selam ver.

Hâlini hatırını sor.

Bakalım akşam kendini nasıl hissedeceksin?”

Annesini dinledi Yusuf.

Karşılaştığı ilk kişi apartman görevlisiydi, yerleri siliyordu “Kolay gelsin Ercan Amca, mis gibi kokuyor binamız.” “Sağ olasın paşam, Allah zihin açıklığı versin

Dedesi gibi ken­disine “Paşam” demişti.

Çok mutlu oldu.

Servis de gelmişti işte.

Binerken servis şo­förüne selam verdi.

Aaa! Sol elinin başparmağı sargılıydı.

Hayri amca geçmiş olsun baş parmağına ne oldu?”

“Sağ ol koçum! Ufak bir kaza, önemli bir şey yok, şükür”

Oku­la geldiklerinde ilk karşılaştığı kişi mate­matik öğretmeniydi.

Selam verip verme­mekte karamız kaldı.

Bir cesaretle, “Gü­naydın öğretmenim, takımınız çok yakış­mış.” dedi.

“Günaydın Yusufçuğum, ben de senin şu çantana bayılıyorum.”

Çantası­na baktı; oysa alırken pek de beğenmemiş­ti.

Öğretmeni bunları söylerken gözlerinin içine bakarak başını okşamıştı.

Çok mut­lu oldu. Aslında hiç de asık yüzlü bir adam değildi.

Sınıfa girdi, neşeyle arkadaşları­na selam verdi.

Onu böyle neşeli görmeye alışkın olmayan arkadaşları hem şaşırdılar hem sevindiler.

Günü bitirip eve dönüş vakti geldiğin­de herkesle vedalaştı.

Servisten indiğinde bir el dokundu omzuna, “Selamün aleyküm yakışıklı, okuldan mı?”

“Aleyküm selam İlyas amca, evet okuldan geliyorum.”

“Aferin sana, aman iyi çalış derslerine!

Gerçi söyle­meye gerek yok.

Maşallah gözlerinden zekâ fışkırıyor.”

Gülümsedi Yusuf, çok hoşuna git­mişti bu iltifat.

“Sen nereye gidiyorsun İlyas amca?”

Camiye gidiyorum.

Aniden aklına bir fikirseldi Yusuf’un.

Koşarak eve geldi, zile ‘bastı. Kapıyı açan annesine:

-Selamun aleyküm anneciğim.

İlyas amca camiye gidiyor.

bende abdest alıp onunla gide­bilir miyim?

-Tabi gidebilirsin.

Bana da dua et.

Çok mutluydu Yusuf çok…

Kaynak: Diyanet

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir