Mağaradaki Gençler
Rüzgâr şiddetle esiyor, soğuk ürpertiyordu.
Kış kapıdaydı artık ve bu zamanlarda dağlar rüzgârlı ve çok soğuk olurdu.
Mehmet, iki kardeşiyle çıkmıştı dağa. Fakat rüzgâr hızlanınca bir mağaraya sığınmışlardı.
Hava biraz düzelince döneceklerdi.
Aslında köyden çok uzakta değillerdi.
Ama bu köyün dağlarında rüzgâra dayanmak zordu.
Küçük kardeşi Hüseyin korkmaya da başlamıştı.
İkide bir “Eve dönemeyeceğiz.” diyordu.
Aslında Mehmet de endişeleniyordu yavaş yavaş. Hava açmaz ve rüzgâr hafiflemezse köye dönüşleri çok zor olabilirdi.
Nereden uymuştu kardeşlerinin aklına da dağlara çıkmışlardı.
Bu düşünceler içindeyken aklına cebinde hep taşıdığı küçük Kur’an’ı geldi.
Gittiği her yere yanında götürmek ve her an ezberini tekrar edebilmek için babası, şehre indiğinde ona bu Kur’an’ı almıştı.
Hem kardeşlerini hem de kendini sakinleştirmek, cesaretini toplamak ve dua etmek niyetiyle Kur’an’ı açtı ve duyulacak bir sesle okumaya başladı.
Kardeşleri de dinliyorlardı.
İsrâ Suresi’ni okuduktan sonra Kehf Suresi’ne geldiğini fark etti.
Kehf “mağara” demekti. Dedesi anlatmıştı, Allah’a inandıkları için mağaraya saklanmak zorunda kalan gençlerin uzun yıllar uyuduklarını ve böylelikle Allah tarafından kötü insanlardan kurtulduklarını.
Ne kadar korkmuştur o gençler diye düşündü. Anlatmak istedi kardeşlerine, onlar da bilsinler diye…
-Allah’a inanmayan insanlar tarafından öldürülmek tehlikesinden ötürü ina nan birkaç genç, bir mağaraya gizleniyorlar, orada uyuyakalıyorlar ve bir gün uyanıyorlar.
Az bir zaman geçtiğini düşünüyorlar ama aslında yıllar geçmiş.
Yemek almak üzere içlerinden birini şehre yollayınca ortaya çıkıyor geçen zamanın uzunluğu.
Allah, inanan o gençleri böyle bir mucizeyle koruyor ve kurtarıyor kötü insanlardan.
Mehmet sözünü bitirmişti ki dışardan bir havlama duydular.
Mehmet heyecanlandı.
Okuduğu ayetlerde anlatılan bir köpek de olduğunu biliyordu çünkü.
Mağarada uyuyan gençleri, mağaranın önünde bekleyen Kıt- mir adındaydı o köpek.
Hüseyin sevinçle çığlık attı:
“Çakır bu gelen!”
Haklıydı.
Rüzgâr şiddetlenince babası çoban köpeği Çakır’ı alıp üç afacanı bulmaya dağlara gelmişti.
Dönüş yolunda Mehmet, mağaradaki gençleri, Kehf Suresi’ni, en çok da dua için hep okuduğu 10. ayeti düşünüyordu:
“Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” demişlerdi.”
Kaynak: Diyanet