
Kuru Çekirdekten Tatlı Meyveye

Kuru Çekirdekten Tatlı Meyveye
Mehmet iştahla baktı meyvelere.
Erikler, kayısılar çok tatlı gözüküyordu.
Bahçeyi sulamak için oluşturulan küçük arklardan akan su hararetini artırdı.
Elindeki çapayı bıraktı toprağın üstüne, gölgeye doğru yürüdü.
Biraz dinlense iyi olacaktı. Susamıştı.
Bahçe zamanı geldiğinden beri işler artmıştı.
Aslında hayvanların başında bekleyen Mehmet, bugün sulama işini üstlenmişti.
Herkes tarlaya çalışmaya gitmiş, akşam olmadan da dönmeyeceklerdi.
Sadece annesi evdeydi ve iftar için hazırlık yapıyordu.
Bahçedeki büyük ağacın gölgesine oturdu.
Rüzgârın salladığı dalların tatlı bir hışırtısı vardı.
Bahçeyi izlemeye koyuldu.
Daha bir iki ay geçmişti; tohumlan, fideleri yeni başlamışlardı ekip dikmeye.
Çekirdekler, tohumlar yarılıp filizlenmiş ve yavaş yavaş yeşillenmişti bahçe.
Ağaçlar daha yeni çiçeğe durmuştu ki çok geçmeden meyve verdiler.
Bu meyveler ne de tatlı ne de renkli görünüyorlardı.
Mehmet acıktığını hissetti.
Oruç zor bir ibadet diye geçiriyordu içinden.
Tam tepesinden birinin ona seslendiğini işitti.
Kafasını kaldırıp baktığında daldaki kuşu gördü.
Kuş:
-“Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir.
Ölüden diriyi çıkarır. Diriden ölüyü çıkarır.
İşte budur Allah! Peki O’ndan nasıl çevriliyorsunuz?”
Bunların, kuşun kendi sözleri olmadığını anladı Mehmet.
Ayeti tanımıştı. En’am Suresi’nden bir ayet okumuştu kuş.
Bakara Suresi ile devam etti kus:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. ”
– Biliyorum, dedi Mehmet kuşa.
Tohumlardan, çekirdeklerden bu rengârenk meyveleri yaratanı ve O’nun emirlerini hiç unutur muyum?
Kuş cevap vermedi. Uyuyor gibiydi.
Mehmet de düşüncelere daldı, İftar yaklaştığında bütün aile iftar sofrasındaydı.
Tarladan gelenler günün yorgunluğuyla yaptıklarını anlatıyorlardı.
Küçük çocuklar, kurulan yer sofrasında, oruçları karşılığında büyüklerden alacakları harçlıklarla neler alacaklarını planlıyorlardı.
Mutfak ile sofra arasında koşuşturan çocukların hepsi Mehmet’in kardeşleri değildi.
Misafir vardı.
Köyde hiç kimse yalnız iftar yapmazdı.
Gelen gidenle bereketlenen iftar sofralarının tadı da bir başka olurdu.
Ezan okunmasına birkaç dakika kaldığında Mehmet, telaşlı ve neşeli kalabalığa bakarak “İşte budur benim Rabbim Kuru bir çekirdekten tatlı meyveler veren, sıradan bir yemeği bayram sofrasına döndürendir” Rabbim, “Sen rızıklandıranların en hayırlısısın!” diye geçirdi içinden.
Kaynak: Diyanet