Bizim Keloğlan’ın etrafını, okuldan eve dönerken tinerciler sarmış.
– Hey kel dur bakalım! Üzerini bir yoklayalım. Neyin var neyin yok anlayalım, demişler.
Keloğlan yapmayın etmeyin dediyse de söz dinletememiş. Tinerciler Keloğlanın üstünü başını didik didik aramış, ancak bir kuruş bile bulamamışlar. Tinercilerin elebaşısı:
– Yahu okula beş kuruşsuz gidilir mi? İnsan yanına hiç harçlık almaz mı, diye bağırmaya başlamış.
Bizim keloğlan durmuş durmuş sonunda dayanamamış:
– Hiç parasız yola çıkar mıyım? Anacığım, çorabımın içine sakladı paramı, aha da burada, deyivermiş.
Tinerciler şaşırmış.
– Be kel keleș, demişler. Sen de hiç akıl yok mu? Elinden alacağımızı bile bile paran olduğunu ne diye söylüyorsun?
Bizim Keloğlan, o bildik şarkısını tutturmuş hemen:
“Ben bir garip Keloğlanım,
Eşeğimin yok palanı,
Varım yoğum doğruluktur,
Hiç de sevmem ben yalanı.
Bir koca karı anam var,
Birkaç tavuk bir de inek,
Her gün kel kafama konar,
Evsiz kalmış birkaç sinek.”
Keloğlan şarkısını söyledikten sonra, kel kafasını kaşıyıp:
– He heyt! Anam bana her yerde ve her zaman doğru sözlü olmamı söyledi. Anamın sözü o gün bu gündür kulağıma küpe oldu, demiş. Tinerciler kafalarını sıvazlayıp:
– Ah be Keloğlan! Senin kel kafan bize de akıl oldu. Yapmayız bir daha ne hırsızlık ne talan, bu hatamız son olsun, demişler.
O günden sonra da haylazlığı bırakıp işe güce koyulmuşlar. Bir daha da kimsenin yolunu kesmemişler.
[Alıntı]
Tinerci nedir Allah aşkına. Keloğlanım etrafını tinerciler sarmış.
Şaka gibisiniz.
Güzel ama biraz biraz fazla ama iyi
teşekkür ediyoruz.