Karanlıktan Hiç Korkmuyorum

Bir varmış bir yokmuş… Varken bir anda yok olduğu için, yokken bir anda var olduğu için bunu gören pek azmiş. Bir zamanlar sizin mahallenin hemen köşesinde yaşamış Ali isminde bir çocuk, bir akşam, evde yalnız başına kalmış.

Neden mi kalmış? Çünkü Ali, çok aklı başında bir çocukmuş. Annesi ve babası rahatlıkla evlerini ona emanet edip bir yerlere gidebilirlermiş. Ali de evlerine gözü gibi bakar; etrafı dağıtmamaya özen gösterirmiş. Hem de kapı çaldığında “kim o?” diye sormadan ve tanıdık birinin sesini duymadan kapıyı asla açmazmış.

Ancak o gün Ali’nin hiç sevmediği bir şey olmuş. Ne mi olmuş, elektrikler gitmiş! Ne var bunda demeyin canım azıcık dinleyin.

Ali de sizin gibi çok aklı başında olmasına rağmen, bir türlü karanlıkla barışamamış. O kadar ki yanında mutlaka bir el feneri taşırmış. Biraz karanlık bir yerden geçecek olsa el fenerini açarmış. Neden diye soracak olursanız;  Ali’ye korkunçlu hikâyeler anlatmaktan keyif alan Ömer diye bir arkadaşı varmış. E, insanın böyle bir arkadaşları varsa tabii ki de korkar.

Elektrikler kesilince, Ali’nin aklına hemen o korkunçlu hikayeler gelmiş. O da el fenerini açıp korkudan kurtulmak istemiş. İstemiş istemesine de tam düğmeye bastığında  “Ahhh!” diye bir ses duymuş. O kadar korkmuş ve heyecanlanmış ki ne yapacağını bilemeden el fenerini kapatmış. Sonra hemen tekrar açmış ve yine aynı sesi duymuş: “Ahhh!”

Ali ne olduğunu anlamak için odanın her yanına ışığı tutmaya başlamış. Ancak feneri her hareket ettirdiğinde bu bağırma sesi biraz daha artmış. Bir süre sonra ağlama sesi duymaya başlamış: “Ühü ühüüü!”

Ali: “Kim var orada? Neden bağırıyorsun? Ortaya çık, yoksa şimdi avazın çıktığı kadar bağırırım. Bütün komşuları buraya toplarım! “ demiş.

Ağlamaklı ses cevap vermiş, “ortadayım ya zaten, görmüyor musun? Her tarafımı delik deşik ettin, yazık değil mi banaaaaaa? Ühüüü!”

Ali’nin ne kadar zeki olduğunu söylemiştim ya, bu cevaptan sonra hemencecik konuşan şeyin karanlık olduğunu anlamış.

Merhametli ve kibar bir çocuk olduğu için de el fenerini kapatmayı ihmal etmemiş. Bunun üzerine karanlık, “Sağ ol Ali! Ben senin ne kadar merhametli ve sevgi dolu olduğunu biliyordum. Fakat beni neden sevmediğini bir türlü anlayamıyordum. Oysa beni de Allah yarattı. Benim görevim insanları dinlenecekleri zaman şefkatle kucaklamaktır. Eğer ben olmasaydım ışık altında uyuyacak ve uykunun faydasını göremeyecektin. Daha çok faydam var. Ama hepsini anlatmaya zamanım yetmez.” demiş.

Ali bunları dinlerken çok duygulanmış. Aslında karanlığı çok merhametli olduğunu anlamış. Niye her şeyin güzel yanlarını düşünmek varken kötü şeyler düşünelim ki, değil mi ama?

Ali bunları düşündükten sonra karanlıktan özür dilemiş. O karanlığa sarılmış, karanlıkta ona bir güzel sarılmış. Ondan sonra Ali karanlıktan hiç korkmamış.

Yazan: Mustafa YILDIZ (Semerkand Çocuk-2017)

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir