İyilik Avı, Tuna’nın okul yolu çok keyifliydi; gittiği patika yolda, ağaçlardaki
yapraklar rüzgârla dans ediyor gibiydi. Mavi gökyüzünü dallarıyla adeta kaplamış yan yana uzanan ağaçlar, kartpostallardaki gibi duruyordu. Tuna, okula doğru yola çıkmadan önce düşüncelere dalmıştı bile… Acaba ormandaki arkadaşlarına eve dönerken ne getirebilirdi? Tavşanla seksek oynayabilmek için okulda kullanılmayan bir tebeşir parçası, kaplumbağa ile futbol
oynayacağı bir kozalak parçası…

O huzurlu ve ağaçlarla dolu uzun patika yolda tek üzüntüsü, mutlu olamayan Baykuş için bir şeyler yapamamasıydı. Aslında yıllar önce Baykuş da onlarla oyunlar oynar, şarkılar söylerdi.

Ancak son zamanlarda ağaç kovuğundaki yuvasından hiç çıkmaz oldu. Acaba Baykuş’a ne verirse onu mutlu edebilirdi? Tavşan’ın bu konuda bir fikri vardı.
“Neden ona bir hikâye okumuyorsun?” dedi.

Tuna, bu fikri çok beğendi ve hemen kolları sıvadı. Baykuş ilk başlarda biraz kem küm ettiyse de birisinin onu önemsemesi hoşuna da gitmişti. Tuna hikâyelerini okudukça Baykuş daha da cana yakın davranmaya başladı ve üzerindeki isteksizliği attı.

Baykuş’a dönerek, “Sevgili Baykuş, neden artık bizimle oynamıyorsun?”
Baykuş kaşlarını çatıp suratını ekşiterek, “Neden olacak artık yaşlandım diye beni hiçbir oyuna çağırmıyorlar, gözlerim görmediğinden her yere eskisi gibi uçamıyorum.

Hele o tavşan yok mu, o tavşan, herkesi sevdi, bir beni sevemedi.” Tuna şaşkın bir ifadeyle, “Olur mu hiç öyle şey, her zaman aramıza katılabilirsin. Senin yorulmayacağın oyunlar da oynarız, uçamayacağın kadar uzağa da gitmeyiz. Hem tavşan seni seviyor, kitap okuma fikrini de o verdi bana.” Tuna’nın hikâyeleri ve anlattıkları Baykuş’u mutlu etmişti. Tuna ve hikâyeleri sayesinde ormanda herkes mutluydu.

Ömer Sağlam

RAMAZAN GELDİ

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir