
İsmail Gibi

Mehmet de diğer çocuklar gibi bayram namazından beri dışarıdaydı.
Her kurban bayramında olduğu gibi namaz sonrası köylüler bayramlaşmış, çocuklar harçlık ve hediyelerini almışlardı.
Ramazan bayramından farklı olarak kurban için hazırlık yapmak üzere aileler bahçelerine dönmüştü.
Mehmetlerin köyünde herkes kendi kurbanlığını yetiştirir ve bayram günü bütün aile heyecanla bu anı beklerdi.
Yaşlılar yıl boyunca kurban etmek üzere hazırladıkları bu hayvanı özenle besler, çocuklar çokça sever ve nihayet bayram günü Allah’ın beğenmesini, bu kurbanı kabul etmesini herkes heyecanla
beklerdi.
Mehmet’in dedesi kurbanı kesecekti.
Ailece baktıkları, büyüttükleri, sevdikleri koç gerçekten kurban olmaya layık görünüyordu.
Öyle de olmalıydı. Çünkü yüce Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etmenin, O’na yakın olmanın, yani O’nun sevdiklerinden olmanın bir yoluydu kurban.
Yıl boyunca et yemek için hayvan kesimi yapılırdı köyde ama bu başkaydı.
Bu kez et yemek değildi asıl amaç, Allah’a şükretmekti.
Koç, hayli iriydi.
Ahırdan çıkmak istemedi önce, zaten başına buyruk bir koçtu.
Ama ne zaman ki tekbirler başladı değişti her şey.
Bahçeyi dolduran yumuşak ve çok yüksek olmayan bir sesle evin ahalisi “Allahuekber, Allahuekber!” (Allah en büyüktür.) diyerek tekbir getirdikçe sakinleşti
koç. Öyle ki hiç zorlanmadı yürümekte ve hatta yere yatmakta.
Mehmet’in dedesi onu sürekli okşuyor, seviyor, dualar okuyordu.
O bahçenin hatta köyün en önemli varlığı su anda Allah’a kurban olacak bu koçtu çünkü.
Koç anlamıştı, ona verilen değerin farkındaydı sanki.
Mehmet, bir aralık ahırın arka camında koyunlardan birini gördüğünü sandı.
Bu, ona Enam süresini anlatan koyundu.
Acaba bir ayet daha mı öğretecekti?
Hızla ahıra koştu.
Koyun bu kez kapıdaydı. Acaba koçun kurban olmasına üzülmüş, korkmuş muydu?
Sordu Mehmet, koyunun kendisiyle konuşacağından emin olarak.
Mehmet yanılmamıştı, koyun cevap verdi:
– Hangi hayvan böyle dualarla, bu kadar saygı ve sevgi ile Allah’a kurban edilmek istemez ki?
Bizler zaten insanların faydalanması için yaratıldık.
Sütümüzden, yünümüzden, bazen de etimizden yararlanılsın diye.
Ama Allah’a kurban olmak başka. Hac süresinde okumuştun hatırla: “Her kim Allah’ın kurbanlıklarını yüceltirse, kesinlikle bu, kalplerin (Allah’ı çok sevmesi ve) O’na
karşı gelmekten sakınmasındandır.” dedi ve devam etti koyun:
Mehmet, koçun az evvel kurban edildiği yere doğru yürürken, koyun seslendi arkasından:
- Mehmet, bugün dedene İsmail’i sor ve oku Hac süresini!
– Allah için sevilerek, dualar edilerek kurban olmayı kim istemez. Hem koçu görmedin mi ne kadar gururluydu, başını nasıl koydu yere aynı İsmail gibi.
Kaynak: Diyanet