Mehmet, yaz başından beri zamanının büyük çoğunluğunu dağda, bayırda, bahçede geçiriyordu.

Hava çok güzeldi, yapacak da çok iş vardı.

Mahsul kaldırılmış, neredeyse kışlık hazırlıklar bile başlamıştı.

Üzüm ve kayısıların seçilip kurutulması, buğdayın öğütülmesi, yağmurlar başlamadan yufkaların açılması, ahırın yeni sakinlerine yemlerinin verilip bakımlarının yapılması bu işlerden sadece birkaçıydı.

Mehmet ve köydeki çocuklar için bu işlere yardım etmek, bazen sadece büyükleri izlemek bile çok eğlenceliydi.

Özellikle yeni doğan buzağıların, civcivlerin ahırdaki bu yeni emanetlerin bakımı hepsinden güzel gelirdi çocuklara.

İyice kalabalıklaşırdı ahır.

Minik sarı civcivler, annelerinin peşi sıra bahçede gezerken, buzağıların aklı fikri sütte olurdu.

Çocuklar her yıl birkaç tane hayvanı sahiplenir, her çocuk kendi hayvanının bakımını özenle takip ederdi.

Mehmet’in köyünde çocukların kendilerine güven duymaları ve çalışmayı sevmeleri bundandı.

Mehmet, bahçede oturuyor, etrafta otlayan ve çimler arasında rahatça dolaşan hayvanları izliyordu.

Kardeşi Haşan da neşe içinde bir o yana bir bu yana kuzuları, civcivleri kovalayarak oynuyordu.

Mehmet bir ara eve girdi, susamıştı.

Bahçeye döndüğünde namaza gitmek için evden az önce çıkan dedesinin Hasan’la konuşmakta olduğunu fark etti.

Kesin bir haylazlık yapmıştır bizimki, diye düşündü. Yanılmamıştı.

Dedesi Hasan’a:

– Oğlum, sen su verecekmiş gibi yapıyor sonrasında vermiyor, kuzuları kandırıyorsun.

Kandırmak, aldatmak, yapmayacağı bir şeyi söylemek inanan insana hiç yakışmaz.

Hem ne demiş atalar, hayvan yularından, insan sözünden tutulur.

Hasan:

– Ama dede, kandırdığım insan değil ki.

Hem ben oyun oynuyordum, diye üsteledi.

Dedesi, gülümseyerek başını okşadı Hasan’ın.

– Güzel yavrum, kandırdığının kim olduğu önemli değil, önemli olan senin kim olduğun, dedi ve Haşan ile konuşarak bahçeden çıktı.

Mehmet, acaba ben de böyle yapmış mıydım, diye düşünüyordu ki, inek konuştu.

Konuşan Sarı inekti, Bakara süresinden ayetleri Mehmet’e anlatmıştı daha önceleri.

Acaba ne diyecek, hangi ayetleri hatırlatacaktı Mehmet’e?

– Deden çok haklı.

Sen okumuştun ama değil mi, Saf Süresi, 2 ve 3. ayetleri? Mehmet ayeti hatırladı:

“Ey iman edenleri Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir kusur ve kabahattir.”

Sözünü tutmak, kandırmamak, aldatmamak, yapmayacağı şeyi söylememek, söylediğini yapmak, kime karşı olursa olsun…

Allah’ım, inanan insan olmak ne müthiş diye düşünüyordu Mehmet, âyeti tekrar okurken.

Kaynak: Diyanet

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir