Huysuz Çoban

Çok uzak diyarlarda bir köy varmış.

Köyün birde Ali adında, huysuz mu huysuz, asık suratlı bir çobanı.

Köylüler, Ali çobanı çok severlermiş ama huysuzluğu yüzünden ona kızarlarmış.

Herkesin “Huysuz Çoban” dediği Ali, insanlarla iletişim kurmak istemezmiş.

Ali çoban, köylünün koyunlarını otlatmak için her sabah ormana gidermiş.

Köylüler her gün, o istemese de yemek getirir, hep beraber afiyetle yerlermiş.

Ali çoban, kimseyle konuşmadan yemeğini yer, sonra da kafasını sallar ve sofradan kalkarmış.

Bu köyde bir de Bilge Tosun dede varmış.

Tosun dedenin ismi aslında Osman’mış ama biraz şişman olduğu için herkes ona Tosun Dede dermiş.

Tosun dede çok bilgili biriymiş.

Kim neyi merak etse, gidip ona sorarmış.

Tosun dede kimseyi kırmaz, hep yardımcı olurmuş.

Yaşlı olduğu için tarlalarda çalışamayan Tosun dede, evinin önündeki bahçede yetiştirdiği sebzelerle geçimini sağlıyormuş.

Huysuz çoban Ali, köyde bir tek Tosun dedenin lafını dinler ve yine bir tek ona cevap verirmiş.

Tosun dede her fırsatta Ali’ye; “Köyümüz çok güzel, insanlarımız da çok iyi. Sen de köylülerin arasına katıl. Unutma ki, birlikten kuvvet doğar.

Çobanlıktan arta kalan zamanlarında tarlada çalış. Ekmek paranı çıkar” diyerek öğüt veriyormuş.

Bir gün Ali çoban, yine almış koyunlarını otlatmaya götürmüş.

Fakat o da ne?

Birden bire çok şiddetli bir yağmur yağmaya başlamış.

Koyunlar bir o tarafa bir bu tarafa dağılıyor, Ali çoban da yakalayabildiklerini tek tek ahıra taşıyormuş.

Koyunları ahıra taşıdıktan sonra ne görsün? İki tane koyunun kayıp olduğunu fark etmiş.

Üzgün bir şekilde evine geri dönen Ali çoban, köylüyle hiç konuşmadığı için derdini de kimseye anlatmamış.

Aklına Tosun dede gelmiş ve onun yanına gitmiş.

Tosun dede; “Huysuzluk etme ve derdini mutlaka köylülere anlat. Böyle durumlarda komşuluk çok önemlidir” demiş.

Tosun dedenin lafını dinleyen çoban Ali, başlamış köydeki tüm evleri gezmeye.

Kapısını çaldığı herkes, Ali çobanın peşine takılıp onunla birlikte koyunları aramaya koyulmuş.

Her yeri aramalarına rağmen koyunları bir türlü bulamamışlar.

Fakat çoban Ali, herkesin ona yardım etmesine, onunla beraber yorulup üzüntüsünü paylaşmasına çok sevinmiş.

O günden sonra çoban Ali, kimi görse selam vermeye, herkesle sohbet etmeye başlamış.

Günler geçmiş ama çoban Ali’nin koyunlarından hiçbir haber yokmuş.

Bir gün yine koyunlarını otlaktan ahıra götüren Ali bir de ne görsün? Komşu köyün çobanı, iki tane koyunu önüne katmış, ona doğru geliyor.

“Bu koyunlar senin mi” diye sormuş komşu köyün çobanı.

Şaşkınlığı bir anda sevince dönüşen

Çoban Ali;  “Evet, benim koyunlarım. Her yeri aradım hatta köydeki herkes bana yardım etti ama bir türlü bulamadık” demiş.

Yaptığı bu iyilik nedeniyle çoban Ali, komşu köyün çobanını evine davet etmiş Ali çoban hemen evinin kapısını açmış ve çayını demleyip, misafirine ikram etmiş.

Komşu köyün çobanı; “Ben senin çok huysuz biri olduğunu, kimseyle konuşmadığını duymuştum” demiş.

Ali ise; “Evet, Huysuz Çoban derlerdi bana ama artık herkesle çok iyi anlaşıyorum” diye yanıt vermiş.

Komşu köyün çobanı; “O zaman senin lakabını değiştirsinler. Sana bundan sonra Çalışkan Çoban desinler” demiş.

Kayıp koyunlarına kavuşan ve “huysuz” lakabından kurtulan Ali, artık çok mutluymuş.

Fakat “Çalışkan Çoban” olmanın sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin de farkındaymış.

Tosun Dede’nin verdiği öğütler gelmiş aklına çoban Ali’nin ve gitmiş kapısını çalmış.

“Ben artık huysuz olarak anılmak istemiyorum. Çalışkan çoban olmak istiyorum” demiş.

Tosun dede de; “Eğer çalışkan olmak istiyorsan, bunu tüm köylülere ispat etmelisin” demiş.

Çoban Ali, o günden sonra, çobanlık yapmadığı günlerde tarlalara gitmiş ve köylüyle beraber çalışmaya başlamış.

Ali’nin azmini gören köylüler de artık ona “huysuz” demekten vazgeçip, “Çalışkan Çoban'” demeye başlamışlar.

Çoban Ali böylece, köyün en sevilen insanlarından biri haline gelmiş.

Yasemin YÜKSELOĞLU

Altınçocuk Dergisi Ocak 2018

Keloğlan Şehre İniyor

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir