Eflatun Köşesi, Eflatun Cem Güney , sevimli dostlarına ahşap evinin kapısını açmak için sallanan sandalyesinden kalkmış. Köpek ve Karga,
her zaman olduğu gibi bu hafta sonu da yine aynı saatte onu görmek için oradalarmış. Ama her zamanki gibi evin bahçesine ulaştıklarında kendi aralarında tartışmaya dalarlarmış. Tartışmanın konusu ise hiç değişmezmiş. Önce hangi hikâye, önce hangi masal anlatılacak? Eflatun Cem Güney, ağır adımlarla misafirlerine kapıyı açmış, onlar içeri girerken birbiri üstüne binen
sesleri de odada bir uğultuya neden olmuş. İçeri girdiklerinde
herkes yerini almış. Ama bugün yeni bir misafiri daha varmış.
Eflatun Cem Güney, “Hoş geldin Kaplumbağa. Bugün sen de mi masallarımı dinlemek için geldin?” demiş. Kaplumbağa, “Hoş bulduk Eflatun Amca. Karga ile Köpek senden çok bahsettiler. Masalcı Baba’mız bize eski Türk masallarından en güzellerini anlatıyor, dediler. Okuduğun masalları,
masallardaki kahramanları, hayallerin gerçek olduğu o büyülü dünyaları anlattılar. Çok merak ettim, ben de aranızda olmak istedim” demiş.
Eflatun Cem Güney, “Ne iyi ettin. Öyle tabii ya, masallarda her şey gerçek olur. Bebekler dereleri içer, prensesler büyücüleri yener, pirelerin boyu develeri geçer, yıldızlar dağlara değer, rüzgârlar taşları deler, ateşler tek yağmur damlasıyla söner. Masallarda imkânsız yoktur. Senin gönlünden ne geçerse onlar gerçek olur. Söyle bakalım, senin gönlünden bugün ne geçer Kaplumbağa?” diye sormuş.
Kaplumbağa, “Havada süzülen kuşlardan, esen rüzgârlardan bir masal dinlemek isterim” demiş.
Eflatun Cem Güney, “Sevgili dostlarım, ben bir masal anlatırken siz de bana eşlik eder misiniz?” demiş.
Köpek ve Karga hızlı bir şekilde odanın içine fırlamış, Köpek ağzıyla bir halı getirip yere sermiş, meğer bu halı sihirliymiş. Sonra da Kaplumbağayı ağzıyla yakaladığı gibi halının üstüne koymuş. Karga da vantilatörü çalıştırmış. Uçan halı Kaplumbağayı vantilatörün önüne doğru uçurmuş. Kaplumbağa bir kuş
gibi uçtuğunu hissetmiş. Eflatun Cem Güney, en sevdiği masallarından birini anlatmış. Uçan halı ona aşılmaz dağları aştırmış, vantilatör dayanılmaz rüzgârlardan estirmiş. Eflatun Cem Güney anlattıkça Kaplumbağa da masala kendini kaptırmış.
Kaplumbağa, “Peki ya gözlerimi kapasam, kendimi denizde hayal etsem, deniz kaplumbağası da olabilir miyim?” diye sormuş.
Eflatun Cem Güney, “Eee, görelim bakalım. Sevgili Karga, bir defterimiz olacaktı, onu bana bulabilir misin?” demiş.
Karga, sihir defterini bulup Eflatun Cem Güney’e uzatmış. Eflatun Cem Güney defterin bir sayfasını açmış ve üzerine bir deniz, bir kaplumbağa ve denize hapsolmuş üç de yıldız çizmiş, sayfayı koparıp sihirli halıya uzatmış. Yepyeni bir masal anlatmaya başlamış.
Kaplumbağa masalda denizlerin en hızlı yüzen kaplumbağası olmuş. Uçan halı da hemen su içinde kalmış, Kaplumbağayı saran denize dönüşmüş. Kaplumbağa halının üstünde bir o yana bir bu yana yüzüp durmuş. Sonunda denizyıldızına dönüşerek denizde hapsolan üç yıldızı bulmuş. Macera nefes nefese devam etmiş, Kaplumbağa karşısına çıkan tüm zorlukları aşmış. Masalın sonunda üç denizyıldızını da kurtarmış ve gökteki yıldızlarla kavuşturmuş.
Kaplumbağa, “Eflatun Amca, ben hayatımda hiç bu kadar özgür olmamıştım! Benim gibi sıradan bir kaplumbağa, en yüksek bulutlarda da uçtu, en derin sularda da yüzdü. Ben böyle bir günü hayal bile edemezdim. Bu büyülü dünyalara gitmenin yolu nedir Eflatun Amca?” diye sormuş merakla.
Eflatun Cem Güney, “Uçsuz bucaksız hayaller kurmaktır evladım. Kurduğun hayallerle sen de kendi masallarını yazabilir, bu masallarda bir maceradan diğerine koşan karakterlere dönüşebilirsin. Bundan böyle sen de her hafta sonu yanımıza gel. Masalların büyülü dünyasına herkes davetlidir” demiş gülümseyerek.
Kaplumbağa, Karga ve Köpek, Eflatun Cem Güney’in “Açıl Sofram Açıl” kitabından masallar dinleyerek, sonra da kendi başlarından geçen olayları ve yeni masalları Masalcı Baba’ya anlatarak o günü keyifle geçirmişler.
Melisa Paçacı