Çanta Çiçeğinin Sırrı
Bir varmış, bir yokmuş…
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…
Ateşte köz, cümlede söz, damlada göz demlenirken düştük yola, koştuk ele, vardık ile, nuru bile bile ulaştık dile…
Derken ninem atlayınca eşikten, dedem düşünce beşikten yavrucak ağlamaz mı, karaları bağlamaz mı, yürekleri dağlamaz mı, masal anlat diye çağlamaz mı…
Hâl hatır sorduktan sonra neler olduğunu sormuş.
Lale demiş ki:
– Dedeciğim, Çanta Çiçeği kökleriyle topraktaki suyu farklı emiyor.
Bu yüzden yaprakları ve çiçekleri çok güzel.
Nasıl yaptığını sorduk. Sırrını söylemedi.
Bütün çiçekler hep bir ağızdan söylenmişler:
Ninem söze bal katıp güzel bir masala başladı.
– Evet, bilgilerini bizimle paylaşmıyor, bize yardımcı olmuyor!
Haydi biz de dinleyelim!
Ak sakallı Dede o gün, çiçek bahçesine giderken çiçeklerin, Çanta Çiçeği ’ne söylendiklerini duymuş.
Çanta Çiçeği bütün bu sözlere aldırmadan cevap vermiş:
-Bana ne! Bilgilerimi niye paylaşıyorum ki… Onlar da uğraşsınlar.
Hiç mi hiç yardım etmem!”
-Sevgili Çiçek, küçük bilgiler sana verilmiş anahtarlar gibidir.
Bilgi evrenlerinin kapılarını açarlar.
Sen bildiklerini ne kadar paylaşırsan dostların, o kadar anahtar sahibi olurlar.
Bilgi keşfi o kadar çok ve zengin olur.
Böylece daha çok bilgi sahibi olursunuz.
Bilgiyi paylaşmak dostluk, güzel arkadaşlıklar demektir.
-Ama, demiş Çanta Çiçeği, ben topraktan suyumu farklı alıyorum.
Onlar da başlarının çaresine bakarlar elbet.
-Düşün, diye cevaplamış ihtiyar adam.
Bilgini dostlarınla paylaşırsan sende bir eksiklik olur mu? Olmaz.
Bu bilginin gösterdiği yolda dostların ileri bilgiler elde etseler, seninle paylaşsalar, çok daha güzel çiçekler açsanız iyi olmaz mı?
Düşünmüş Çanta Çiçeği.
Sonra utanıp yapraklarına kadar kızarmış.
Çünkü bilge dede çok haklıymış!
-Hz. Mevlana “Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.” diyor. Sizce de öyle değil mi?
Sohbet uzayıp gitmiş güneş dağların ardında kaybolana kadar.
Ak Sakallı Dede evine dönerken çiçekler de çoktan tatlı rüyalarına dalmışlar bile…
Kaynak: Diyanet