Balı Okumak

Hava serinlemiş, Mehmet üşümeye başlamıştı ki annesi elinde küçük bir kâseyle çıkageldi.

Sonbahar geldi mi annesi Mehmet’e de kardeşlerine de her sabah okula gitmeden kocaman bir tahta kaşıkla bal verirdi.

İçiniz ısınır, kafanız da daha iyi çalışır, derdi.

Mehmet sabah namazından son­ra uyumayıp bahçede Kur’an ezberi­ni tekrar ediyordu annesi geldiğinde.

Harfler kelime, kelimeler ayet olup akıyordu.

Kur’an beyleydi işte.

San­ki okuyan ona değil, o okuyana sa­hip oluyor; okuyanı alıp başka yerle­re götürüyordu.

Bölmek istemedi oku­yuşunu Mehmet, ayetlerin akışına bı­rakmıştı kendini çünkü.

Annesine eliy­le işaret etti, birazdan yiyecekti balı­nı.

Annesi fark etti, okuyuşunu bölme­sin diye Mehmet’in yanına bıraktı bal dolu kâseyi.

Annesi eve girmişti ki küçük bir arı kâsenin etrafında dönmeye, ikide bir kenarına konmaya başladı.

Birkaç kez eliyle kovaladı arıyı Mehmet.

Ama son­ra durakladı ve birden anladı. “

Sen o arısın! Nahl senin adın!” dedi heye­canla.

Cevap gecikmeden geldi. “Evet, benden bahsedilen sureyi okuyorsun,

Mehmet. Doğru bildin, ben ayette an­latılan bal ansıyım ve bu lezzetli balı Allah’ın emriyle yapan da benim.” dedi sarılı siyahlı renkleriyle balın et­rafında dönen minik arı.

Surenin adı­nın “bal arısı” anlamına geldiğini bil­mesine rağmen Mehmet, “Ayette sen­ den mi bahsediliyor” diye şaşkınlıkla sordu.

Hızla Mehmet’in yüzüne yaklaş­tı an.

Belli ki kızmıştı.

Mehmet, kendi­ni sokar korkusuyla başını geriye kaçır­dı.

İkinci kez yaklaştı arı ama bu kez daha yavaş.

Sonra devam etti konuş­maya. “Siz insanlar ne ilginç varlıklar siniz!

Okuduğunuzu anlamıyor, gördü­ğünüzü düşünmüyor ve bildiğinizi uy­gulamıyorsunuz.

Ayetlerde Allah, bal arısına emrediyor:

“Dağlardan, ağaç­lardan ve insanların yaptıkları çardak­lardan (kovanlardan) kendine evler edin. Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yay­lım) yollarına gir.

Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar.

Onda insan­lar için şifa vardır.

Şüphesiz bunda dü­şünenler için bir ibret vardır.”

Allah, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı…

Yer­yüzünde yarattığı her şeyi, taze et ye­meniz ve takınacağınız süs eşyası çı­karmanız için denizi de sizin hizmeti­nize verdi şükretmeniz ve öğüt alma­nız için.

Nahl Suresi’nde bunların hep­si anlatılıyor Mehmet, sen nasıl oku­yorsun?

Mehmet durakladı, cevap ve­remedi.

“Öğüt al, düşün ve şükret” dedi arı hızla uzaklaşırken.

Mehmet, balla dolu kaşığı ağzına götürdü.

Aklı almadı, bu küçük arı mı yaptı şu lezzetli balı!

Allah’ım ne büyüksün! dedi Mehmet Kur ‘anına sımsıkı sarılırken.

Kaynak: Diyanet

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir