Altın Yumurtlayan Tavuk

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde çok ama çok eski zamanlarda, küçük ama her tarafı yemyeşil ve  ormanlar ile çevrili yemyeşil bir köy varmış. Bu köyde iyi yürekli, temiz kalpli yoksul bir köylü yaşarmış. Bu köylünün yıkık dökük bir evi birde kümesinde beslediği tavuğu varmış.

Köylü bu tavuğunu çok severmiş. Tavuk ona her gün bir tane yumurta verir, yoksul köylüde bu yumurtayı her gün yermiş. Bir gün kendisinin bu yoksulluktan nasıl kurtulacağını düşünmüş ve bunu da sesli olarak söylemiş. Bunu duyan tavuk çok üzülmüş. Ama onunda elinden bir şey gelmiyormuş.

Aradan bir kaç gün geçtikten sonra tavuk her zamanki gibi  yumurtlamak için sepetin içine girmiş ve yumurtlamış. Ama bu sefer her zamanki gibi bir yumurta değilmiş bu. Bu sapsarı altın gibi bir yumurta imiş. Tavuk yumurtladıktan sonra gıdaklamaya başlamış. Sahibi olan Yoksul köylü yumurtayı almak için kümese girmiş. Yumurta her zamankinden farklıymış. Sap sarı altına benzeyen bu yumurta gerçekten de bir altın yumurta imiş. Adam bu duruma çok ama çok sevinmiş.

Köylü adam tavuğun yumurtalarının her gün kasabaya götürüp kuyumcuda bozdurmuş. Günler böyle geçip gitmiş. Yoksul köylü adam günden güne zenginleşmiş. Artık yoksulluktan eser kalmamış.

Bu zenginlik adama yaramamış ve gün geçip zenginleştikçe huyu da değişmeye başlamış. Çalışmadan, yorulmadan para kazanmaya başlayan köylü gereksiz yere paralar harcamaya, ihtiyacı olmayan eşyalar almaya başlamış. O kadar lüks içerisinde yaşıyormuş ki artık tavuğun günlük altın yumurtası dahi masraflarına yetmiyormuş.

Daha fazla para kazanmak istiyormuş. Kümese yumurtayı almaya gittiğinde de artık eskisi gibi tavuğu sevmiyor ona ilgi göstermiyormuş. Ona verdiği altın yumurtalar için ona teşekkür bile etmez olmuş. Günler geçtikçe köylü tavuğun karnında bir hazine olduğunu düşünmeye başlamış ve tavuğun karnını keserse buradaki hazineye ulaşacağını, ömrü boyunca da sultanlar gibi yaşayacağını sanıyormuş.

Köylü adam bir sabah elinde bıçak ile birlikte kümese girmiş. Tavuk, köylünün elinde bıçak ile kümese girdiğini görünce onun ne maksat ile kümese girdiğini anlamış ve kümeste kaçmaya başlamış. Ama köylünün elinden tabi ki kurtulamamış.

Köylü tavuğu tutmuş ve kesmiş. Tavuğun hemen karnını açmış bakmış. Ama nafile tavuğun karnında ne altın var nede hazine var.  Aç gözlü köylü adam o anda ne kadar bencillik ve açgözlülük ettiğini anlamış. Pişman olmuş ama iş işten geçmiş. Çünkü her gün kendisine altın yumurtlayan tavuğunu aç gözlülüğü yüzünden kesmiş ve bir daha hiçbir zaman altın yumurtası olmayacakmış.

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir