Açgözlü Olmanın Sonu

Eve geldiğimde kardeşim neşe içerisindeydi, belli ki babam bir hediye getirmişti. Bir de ne göreyim iki tane hikâye seti vardı kardeşimin elinde. Kardeşim neşe içerisinde hikâye setinin birisini bana uzattı ve bana “Abiciğim bak babam bize ne almış! Mükemmel bir hikâye seti” diye neşe içerisinde bana uzattı.

Babam ve annem de bizi izliyordu, tabi bizi izlediklerinin ben farkında değildim. Sonra ben kardeşimin elindeki hikâye setinin şekli daha da hoşuma gitmiş olacak ki, elindeki diğer seti göstererek “Aslında ben o hikâye setinden de istiyordum” diye söylemlerde bulundum. Halbuki benim kitaplarım kardeşimden daha fazlaydı bunun da farkındaydım. Ama nedense daha fazlası benim olsun istiyordum.

O an için kardeşimin elindeki hikâye seti bana daha sevimli gelmişti nedense. Halbuki babam hikâye kitaplarını yaş seviyelerimize göre almıştı. Kardeşimde benim bu çıkışım ve yüz mimiklerine şaşırmış olacak ki yüz ifadesi onun da değişti.

Kitap seti de elinde kalmıştı. Çünkü ben bu olaya hiç sevinmemiş ve yüksek ses tonuyla buna karşı çıkmıştım. Ve bunun arkasında koşarak odama çıktım.

Odama girdiğim zaman üstümü bile değiştirmeden yatağa geçtim. Gözlerimde ağlamaklı olmuştu. Kendimce babama kızıyordum “Neden bana da aynı hikâye setinden almadı “diye de kendi kendime söyleniyordum.

Aradan biraz zaman geçince kapımı tıklatarak babam içeriye girdi. Babam da çok üzgündü. Halbuki bu olayda ben haklıydım, diye düşünüyordum, ama haksız olduğumu sonra anlayacaktım.

Babam yatağımın yanına oturdu ve benim saçlarımı okşayarak: “Yavrum neden böyle bir şey yaptın, bak kardeşinde çok üzüldü “diye söyledi ben de “İyi de babacığım aynı hikâye setinden ben de istiyordum, fakat bana ondan almamışsın” diye sitemli bir şekilde babama çıkıştım.

Babam bana bakarak “İyi de güzel yavrum, ben sadece kardeşine kitap setini almış olsam sen haklıydın ama ben ikinize de kitap seti aldım, hem de sizin yaş seviyenize göre belirledim bu hikayeleri, hem sen kendi kitaplarını bitirdikten sonra kardeşinden müsaade isteyip onun kitaplarını da okuyabilirsin.”

Ve sözlerine devam etti babam: “Güzel yavrum dinimiz tamahı yasaklamıştır.  Tamah ise açgözlü olmak, haddinden fazla istemek, gözü doymamak demektir. Sen de her zaman elindeki ile yetinmeyi bilmelisin. Sana verilene şükretmelisin. Daha fazlasını istememelisin. Bu açgözlülüğe girer. Kıskançlık etmemelisin. Bu sana yakışmaz yavrum.

Bir gün Peygamber Efendimize gelerek kendisine düşen maldan hoşnut olmayıp daha fazlasını isteyen birisine şöyle nasihatte bulunmuştur:

“Ey Hakîm! Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala engin bir gönülle sahip olursa kendisi için malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, tıpkı yiyip de doymayan bir kimse gibi, onun için malın bereketi kaçar. Veren el, alan elden üstündür.”

 

Babamın bana her söylediği söz benim için kulağımda küpe olmuştu. Babam ne kadar da haklıydı. Biraz sonra aşağıya indim ve kardeşimden özür diledim. Benim hatalı olduğumu vurguladım. Ve hakikaten de babamın bana almış olduğu kitaplar ne kadar da güzeldi. Hatta birinin de başlığı şöyleydi

“Açgözlü Olmanın Sonu”

Bu kitabı okurken eminim daha da çok şey öğrenecektim. Ve hemen kitabı okumaya başladım.

 

Yazan: Bayram MİROĞLU

You may also like

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir