5-Yeni Hayat

Gökyüzünden bir anda sular akmaya başladı.

Yağmurun gelmesi ile varlık tekrardan sağ elini göğsüne vurarak minnettarlığını göstererek mağaranın içerisine girmişti.

İki gün iki gece yağmur devam etti, tüm alevler sönmüş orman kendini toparlamaya başlamıştı.

Aşina yağmur dinene kadar uyumuş arada gözlerini açıp varlığa bakıyordu, bir defasında varlık ile göz göze gelmişti, varlık ona, korkma ufaklık artık ben yanındayım, ateş seni tekrar yakamaz, rüzgâr seni incitmez, güneş tenine değmez.

Varlık konuşuyor diyerek uyku baygınlığına geri dönmüştü, bu olaylar iki gün iki gece aynı şekilde devam etti.

Gözlerini açıp kendine geldiğinde her sabah uyandığı yerde olmadığını gördü, içini bir tereddüt sardı ve tüm yaşananlar bir, bir ardı sıra aklına gelmeye başladı, içini tekrardan bir korku ve hüzün kapladı.

Sürüsünü düşündü, Abikeyi, annesi ve Bakuy aklına gelmişti.

Gözleri yaşla doldu tam kendini bu hüsran içerine kaptıracaktı ki mağaranın girişinden bir ses geldi.

Kendine geldin mi?

Bunun üzerine aşina kendini toparladı ve doğruldu.

Gözlerini keskinleştirdi, avına bakar gibi bir duruş aldı, yabancı varlığa doğru öfke ve korkuyla bakarak, sende kimsin?

Ben May-Tere.

May-Tere avladığı bir hayvanı aşinaya doğru fırlatarak gücünü toplarla bir an önce yola çıkacağız dedi.

Aşina verilen cevaptan tatmin olmamasına ve May-Tere’nin lideriymiş gibi davranmasına her ne kadar bozulmuş olsa da hem açlığın verdiği hem de tavrın ona Abikye yi anımsatmış olması sebebiyle ses çıkartmadı ve avı yemeye başladı.

Hangi durumda olduğunu bilmemesi onca yaşanan şeylerden ve korkulardan sonra böyle hissetmesi normaldi.

Avı yerken May-Tere’nin kim olduğunu ve nasıl bir varlık olduğunu düşünüyordu bir yandan onu yavaşça inceliyordu.

Bu varlık iki ayağının üzerinde yürüyor ve diğer iki ayağını yürürken kullanmıyordu.

Uzun bir boyu vardı, gözleri gece kadar karanlık görünüyordu, kafasının üzerinde gece gibi karanlık tüyler bulunuyordu.

Suratı daha önce görmüş olduğu hiçbir şeye benzemiyordu.

Suratında hafif tüyler vardı, vücudunun görünen kısımlarında hayvanlara benzeyen bir kürk yoktu, üzerinde kendi vücuduna ait olmayan bir şeyler vardı ve tanımlayamadığı birçok şey bulunuyordu.

Artık dayanamadı ve seslendi.

Sen nasıl bir varlıksın?

Ben bu ormanda yaşıyorum ve senin gibi bir şey daha önce görmedim dedi.

Ben insanım diye cevap verdi May-Tere.

Sizden çok var mı? Yani insandan. Nerede yaşıyorsunuz?

May-Tere bir tebessüm ile aşinaya dönerek, avını bitir yola çıkacağız dedi.

Aşina şaşkın ve kızgın avını yemeye tekrar döndü, üzerinde ki merak ise tüm duyguları bastırmıştı.

Avını yerken göz ucuyla May-Tere’nin onu fark etmeyeceği bir şekilde onu incelemeye devam etti.

Bu sırada May-Tere hazırlık yapıyordu.

Avını bitirmiş olan aşina gücüne tekrar kavuşmuştu ve yeniden doğruldu.

Neden seninle geleceğim? Diyerek seslendi.

Bu ormanda yaşadığını söylemiştin, bende senin hayatını kurtardım, bana borçlusun, bana rehberlik edeceksin diye cevap verdi.

Aşina bu cevabı mantıklı bulsa da yeni bir yaşam için başka bir şansı olmadığını biliyordu ve hevesli olduğunu belle etmemeye çalışarak hazırım dedi.

Her ikisi de hazırlanmış mağaranın dışına çıkmışlardı, aşina olan biten olaylardan sonra ilk defa dışarı çıkıyordu.

Neler olduğunu gündüz aydınlığı ile gördüğünde felaketin ne denli büyük olduğuna şahit oldu.

Gözlerinin görebildiği hiçbir yer artık ona tanıdık gelmiyordu.

Bugüne kadar ne görüp bildiyse her şey yok olmuştu.

Bunun nedenini anlamıyordu, nasıl olmuştu. Yürürken sürekli etrafı inceliyor eski anılarına dair bir tanıdık mekân ve yüz arıyordu umutsuzca.

Yol boyunca bir yandan da May-Tere’nin tavırlarını inceliyordu, nasıl oluyordu bilmiyordu ama kendisinin ne kokusunu alabildiği ya da görebildiği hayvanları enkazlar altında bir şekilde buluyor ve onlara yardım ediyordu.

Tamamen soğukkanlı ve ne yaptığından emin bir tavır içerisindeydi, bazı zamanlarda aşina ’da ona yardım etmek için atılıyordu.

May-Tere’nin hareketleri ve tavırları ona Abike’yi anımsatıyordu, bu sebeple kendini daha güvende hissediyordu.

Uzun süre yürüdükten sonra aşina sessizliğini bozarak, nereye gidiyoruz ve neden gidiyoruz? Dedi.

Devam Edecek…

Yazan: Önder ALTAY

Bu kısa öykülerden oluşan seri, genel olarak Türk Mitolojisi ve Türk destanlarının bütünleşmiş bir biçimiyle kurgulanmıştır.

6. Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. 6-Yol

İlk Bölüm İçin Lütfen Tıklayın. May-Tere Uyanış

You may also like

Başkurt

12-Umay

Aşinanın bilinci bir anda açıldı, gözlerini açtı ve etrafına baktı, karanlık bir yerde olduğunu fark ...
Başkurt

11-Ak Ana

Biraz soluklandılar tulparla birlikte, birbirlerine bakıp olsa olsa erlik işidir bu dev dediler, güldüler. Hava ...

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir